18 Mart 2014 Salı 0 yorum

ÖZEL BİR GÜNDE DOĞMAK...



Çanakkale sehitlerini anma gününde doğmak şöyle bişeydi: Doğum günü sabahları okula giderdim ve "O analar ki şehitleri icin gözyasi döken..." diye baslayan acıklı ve bir çocuk için fazla ağır olan şiirlerle karşılanırdım. Hep beraber esneyerek andımızı ve İstiklal marşını okurduk, olağan, doğal ve özgürce. Gençliğe hitabeyi de liseden tok sesli çocuk okurdu. Ne yalan söyleyim hiçbirsey ifade etmezdi ne gençliğe hitabe, ne andımız ne şiirler. Çünkü ben özgürlükleri havadan sağlanmış, bu özgürlüklerin farkında bile olmayan bir çocuktum diğer milyonlarca Türk çocuğu gibi. Kurtuluş savaşı benim için tarih kitabındaki resimlerden, hikayelerden ve bindiğim otobüsteki gazilere ayrılmış ön koltuktaki hatırlatmalardan ibaretti. Atatürk bizi kurtarmıştı, ezberlemiştim ama neyden kurtarmıştı, işte orasının içi boştu. 

Bugün 40 yaşıma tam bir yıl kala neyden kurtarılmış olduğumu çok net anlıyorum. Kurtarıldığım tek şey karanlık düşünceler ve esaretti. Şu gün görüyorum ki tam olarak ikinci ancak modern bir kurtuluş savaşunın içerisindeyiz. Ancak artık top tüfekle savaşamayız. Karanlıkla savaşılmaz çünkü karanlık özünde yoktur. Aslında ışık ve sevgi laflarını cümle içerisinde kullanmaktan nefret ediyorum çünkü bana göre çok kullanıldıklarından anlamlarını kaybediyorlar ancak söylemek istediklerimi anlatabilecek başka kelime de bulamıyorum. Karanlık aslında ışığın olmama halidir. Kurtulmak için savaşmak yerine, ki bu hiçbir işe yaramaz, sadece ışığı açmak gerekir. Savaşı ve savaşmayı çağrıştıracak her yolu unutmalıyız. Çünkü bu ilahi aydınlanma çağında aksine davranış, karanlığı arttırmaktan başka bir işe yaramaz. İnancımıza göre bu karanlığın varlığının nedeni bizi sevgiye, tüm olanı kabule götürmekse, karanlık tarafın yoluyla bunu başarmamız hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Biz ve onlar diye düşündüğümüz sürece ayrılık bilincine mahkumuz ve bu da karanlıkla savaşmayı gerektirir. Oysa dediğim gibi tek yapmamız gereken herşeyi herkesi ve tüm düzeni tam da olduğu haliyle mükemmel kabul etmek ve birleşmek çoğalmak tek vücut olmaktır. Geçen yazımda bahsetmiştim. Karanlık taraf da senaryodaki kötü karakterleri oynayan oyuncular sadece. Bunun ışığında düzendeki mükemmelliği görüyoruz. Berkin ve Burak’ın babasının sevgi ve anlayışla birleşmelerine bakın. Düzen tıkır tıkır işliyor. Biz sevgimizi yükselttiğimizde karanlık barınamaz hale gelecek. 

Hay Allah sadece doğumgünüm şerefine bir iki birşey yazayım demiştim. Nereden nereye geldim. Neyse kapanışı John Lennon’ın beni çok etkileyen bir cümlesiyle yapmak istiyorum cuk oturdu zira: ''Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır.'' Denge diliyorum hepimize...
 
;