2 Mart 2011 Çarşamba 0 yorum

ÜLKEMDEKİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLER!!!

Ne söyleyip ne söylemeyeceğime, ne düşünüp ne düşünmeyeceğime, ne okuyup ne okumayacağıma karar vermek Digitürk'e ve suçlamalarını kabul edip kapatma kararını veren mahkemelere düşmüş!!! Bloğuma ulaşmaya çalıştığımda " Bu siteye ulaşım mahkeme kararıyla engellenmiştir" diyor. Hak ve özgürlükmüş, demokrasiymiş, insan haklarıymış peh!!!
1 Mart 2011 Salı 2 yorum

HELLO KITTY


Tüm zamanların en çok güldüğüm karikatürüdür. RESPECT diyorum
27 Şubat 2011 Pazar 2 yorum

SAKARİ


“İsim hakkı Yakari çizgi filminin yapımcılarına aittir”
Üniversite yıllarında edindim bu lakabı. Sakari aşağı sakari yukarı… Senelerce de korumak için elimden geleni yaptım doğrusu. Bu lakabı bana takan kocamı da hayalkırıklığına uğratmamış oldum böylece. Sonra bir mucize eseri sanki bir sihirli değnek değmişcesine ufacık tümseklere takılıp düşmelerim, dümdüz yolda tarzan gibi bağırmak suretiyle ne olduğunu anlamayan şaşkın bakışlar arasında yeri öpmelerim, bayağı azaldı. Kendime zarar vermenin haricinde vermiş olduğum maddi hasardan bahsetmiyorum bile. Elimi bir şeye atsam “Amman Banucum dur sen zahmet etme” ile başlayan cümleleri çok duydum ben. (Ay şimdi yazarken farkettim ben, durumum ne acıklıymış ya ). Sonra dediğim gibi birden geçiverdi. Böyle aniden şıp diye. Sakarilik mazide kalmıştı, Allahım ne güzel bir gelecek bekliyordu beni.
Peki ben niye böyle bir girizgah yaptım? Çünkü kabus geri döndü ya kabus geri döndüüüüü:
Pasajın birinde lalalalalaa diyerek merdivenlerden inerken hoopppp kısa yoldan sırtımı fakat en bi çok da dirseklerimi ve dizimi feda etmek suretiyle zemin kata ulaşıyorum. Öyle bir çığlık atmışımki tüm pasaj başıma toplanmış. Ben dizimi ve dirseklerimi ovuşturuyorum. Tek istediğim yalnız kalıp avazım çıktığı kadar bağırarak ağlamak. Ama yemiyor tabii, tepemde bir dolu insan. Sonra "Kafanızı vurdunuz mu? " diyor tok bi ses. Bikaç kere tekrarlıyor: “ Kafanızı vurdunuz mu? Kafanızı vurdunuz mu diyorum hanımefendi? “Siz doktor musunuz diyorum" yüzüne bakmadan. ‎Hala dizime ve dirseklerime odaklıyım. "Evet" diyor "aile hekiminizi tanıyor musunuz hanımefendi?"Bu ne ya film mi çeviriyoruz? Aile hekimimi tanıyorum tabii beyefendi. Bizim ofisin bulunduğu sokağın köşesine bir sağlık ocağı açıldı. “Aile hekimliği sistemi geldi gidin aile hekiminizi bulun” dediler. Ben ofise çok da yakın oturduğum için o sağlık ocağına bağlıyım. Aile hekimimimle de tanışıp bir kaç kez ilaç yazdırmışlığım var. Pek bi havalılar bunlar buarada. Gidiyosun, adını soyadını bilgisayardan çıkarıyorlar. “Hmm evet bize bağlıymışsınız falan filan” diyorlar.İşte kullandığın ilaçları, geçirdiğin hastalıkları filan sisteme kaydediyolar.” Ay pek ciddiye alıyorlar pek. Neyse dirseklerimi ovuştururken sanki Avrupa’daymışız gibi bir sahne yaşanıyor. Ben yerdeyim ağlamaklı, o tok ses aile hekimimi tanıyıp tanımamdığımı soruyor. Sanki bu sistem çok yaygın Türkiye’de ve tıkır tıkır işliyor da. “Hay Allahım diyerek meraklı gözlerle adamın yüzüne bakıyorum sonra da basıyorum kahkahayı. Bu kez şaşırma sırası onda. İnsanlar da tenis maçı gibi bizi izliyor. “Aile hekimim sizsiniz” diyorum gülmeye devam ederek. "Tabii" diyor "Çankaya tarafında oturuyor olsaydınız, sizin aile hekiminiz olmam çok muhtemeldi" " Diyorum ki "yok çok ciddiyim ben, aile hekimim sizsiniz hakkaten bi kaç kere ilaç yazdırmıştım size...Ben buarada Çankaya’da oturuyorum." Herkes gülüyor. .O şaşkın, ben şaşkın, izleyiciler şaşkın. Onca insan arasında aile hekimimin dizleri dibine düşüyorum. Kader işte, neyse beni bi dükkana alıyolar, doktorum kontrol ediyor dizlerimi ve dirseklerimi. Ufak bir kağıt parçasına ağrı kesici ve dizim için bir pomat yazıyor. Tanıdık ezcane varsa bu ilaçları alıver, Pazartesi de gel reçeteni yazayım, eczaneye bırakırsın para verme şimdi” diyor. “Ben Cumartesileri çalışmam aslında” diye de espri yapmayı ihmal etmiyor şeker insan. "Hiç bu kadar hızlı bir tedavi görmemiştim fast sağlık hizmeti” diyorum. “Ben de hiçbir hastaya bu kadar hızlı müdehale etmemiştim” diyor. Seviyoruz birbirimizi biz o an. Ve yaşlı gözlerle birbirimize sarılıyoruz,
Yok lan sarılmadım tabii elin adamın şaka şaka. Ama ne acayip hikaye di mi, yani sen git aile hekiminin dizlerinin dibine düş. Ne demişler “iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş” hehe.
 
;