Deyiş ya da Atasözü işte deyip de geçeriz ya biz. Ya
da klişe deyip burun kıvırır, kulak tıkarız. Oysaki en klişe laflar en çok
gerçeği yansıtan ve en vurucu olanlarıdır. Yalnız o lafın kıymetini, değerini
anlamak, içine girmek, sana bişey ifade etmesini sağlamak için sadece o
tecrübeyi yaşamış olmak gerekir. Biraz bulmaca gibi konuştum ama asıl ifade
etmek istediğim şu. Eğer bir tecrübe özellikle de acı ve benzer bir tecrübe
yaşamamışsan o Ata’nın ne demek istediğinden bi sikim anlamazsın. Nasreddin
Hoca’nın bir hikayesi vardır benim demek istediklerimi bir çırpıda anlatıveren.
Hoca damdan düşer ve koşup yardıma gelenlere “bana hemen damdan düşen birini
getirin, benim halimden bir tek o anlar” der. Ben bugün bir idrak yaşıyorum. “Allah
acısını unutturmasın” sözünün idrakini. İki ay arayla iki büyük acı yaşayan
kuzenime bakıyorum ve bu idraki dibine kadar hissediyorum. Amcamı
kaybettiğimizde söylemişlerdi. Şimdi yengem aynı hastalıktan cebelleşirken ve
henüz iki ay olmuşken bunu söyleyen Ata karşısında şapka çıkarıyorum ve yumruk
yaptığım sağ elimi kalbimin üzerine iki kere vurup ileriye uzatarak “respect”
diyorum hiphopçular gibi. Babasının acısı anasının acısı unutturuyor işte.
Hala klişe mi o laf? Hiç sanmıyorum, pek de güncel, pek de cuk oturmuş!
Keşke bişeyler biz tam olarak o tecrübeyi yaşamadan
idrak boyutuna geçse ya da biz başkalarının tecrübelerinden tam olarak
faydalanabilsek. Aslında empati yeteneğimiz az da olsa buna olanak sağlıyor ama
yine de tam olarak kendimiz tercübe etmeden bazı şeyleri hiç anlayamıyoruz.
Bugünki felsefi konuşmalarıma sevdiğim ve konuyla
bağlantısı olduğunu düşündüğüm başka bir
atasözüyle nokta koymak istiyorum:
“Bir ser encam, bin nasihatten evlâdır” ( Türkçe meali
“Önemli bir deneyim, bin öğütten üstündür.”)
RESPECT!!!