Rezervasyonda hata yaptığı için beni çok zor durumda bırakan
görevliye sakince "beni çok durumda bıraktığını" hatırlattım ve çözüm
için yardım istedim. Bu olay bir kaç zaman önce yaşanmış olsaydı telefonda bile
o kadıncağız sağ çıkamazdı emin olun. Zira geride bıraktığım çok leşim vardı.
Hata yapanlara karşı katı tutumumun aslında kendime karşı hata affetmez tavrımdan
kaynaklandığını fark ettiğimden beri insanlara daha hoşgörülü davranmaya
çalışıyordum. İnsandım ve karşımdaki de insandı. Bunu kendime sık sık
hatırlatmam gerekiyordu yoksa sıfır hata beklentim yüzünden kendimi ve iş
hayatımda başkalarını paralamamam işten değildi. Özel hayatımda sorun yoktu
çünkü hatalar zincirleme hatalara neden olmuyordu ve hatalar sadece beni ve evi
ilgilendiriyordu ama iş ortamında ufak bir hata bile başkalarını etkiliyordu ve
bu çok büyük bir stres hissetmeme neden oluyordu. Gün bitmeye yakındı ama sabır
sınavım hala devam ediyordu. Akşam trafiğinde her deliğe yanlış giren, ilk
seferde asla bir sokağı bulamayan Bay Taksi Şoförüne yine sakince laf anlatmaya
çalışıyordum ama bu benim Kızılay da bir kaç zafer turu atmamı engelleyemedi.
İnanç sistemime göre hepimiz birdik, ben vücuttaki tırnaksam örneğin o da
tırnaktı ve diğer tırnağa zarar vermem bütüne yani temelde yine kendime zarar
vermem anlamına geliyordu. Bu gerçeği bilmeme rağmen Kızılayda o sokak benim bu
sokak senin gezerken sinirlerime hakim olmakta çok çok zorlanıyordum. Ve Bay
Taksi affetsindi ama kendisini elimden gelse evrenimden fırlatıverecektim çok
net! Yıpranmış sinir sistemimle bebeme yemek yapmak için mutfağa girerken bir
yandan da diğer insanları ve kendimi incitmeden hayat oyununa nasıl devam
edebilirim diye sesli düşünüyordum ki beklediğim cevap hemen gözümün önünde
beliriverdi. "Love". Mıknatıslı harflerle buzdolabımın üzerine
"Love" yazmıştım ama bir süredir "L" harfi kayıptı ve geri
kalan"ove" yazısı sinirimi bozuyordu. Günlerce eksik harfi aradım,
yoktu. Sanki yer yarılmış içine girmişti. Sevgiyi tekrar oluşturmam kolay
olmayacaktı anlaşılan. Yine de "ove" yazısını öyle bıraktım bir gün
tamamlanacağını umut ederek. İşte bu gün tam bu gün sevgi, dolabımdaki yerini
almıştı. Sanırım Safiye Hanım, Cevizin gizlice yürüttüğü bilimum malzemeyi
sakladığı paralel evreni keşfetmişti. "Sevgi" dolabımdaki yerini
almıştı peki ya kalbimdeki yerini? Eğer orda da tastamam alabilseydi, bu gün
öyle korkmuş, öfkeli ve çaresiz hissetmeyecektim. Neyseki evren bana işaretler
yoluyla unuttuğum anahtar kelimeyi hatırlatmanın bir yolunu bulmuştu. O an her
şey huzura kavuşmuştu ve ben artık ne öfke ne de anksiyete hissediyordum. Ah
hayat ne güzeldi. Aşktı, çiçekti, böcekti. Şaka şaka, hala biraz Bay Taksiyi
evrenimden atmak istiyorum ve Bayan Rezervasyon canımı sıkmaya devam ediyor,
ama biraz! "Love" yazısını görmek bile kalbimi ısıttı tınısını çok
severim ben. Bir de işaretler... Onları da severim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder